Rahmi Aşkın Türeli: Eğer Merkez Bankası iki yıl önce faiz indirmeseydi bugün enflasyon yüzde 15 seviyesinde olacaktı.
CHP İzmir Milletvekili Rahmi Aşkın Türeli, Türkiye Büyük Millet Meclisi Plan ve Bütçe Komisyonu’nda 2024 yılı bütçe görüşmeleri sırasında, “Döviz kurundaki dalgalanmaların nedeni bundan 2 yıl önce Eylül 2021’de meydana geldi. Dünyada enflasyonun da yükselişte olduğu bir konjonktürde Merkez Bankası faiz indirimine gidiyor.” Çünkü Cumhurbaşkanının bir tezi vardı, ‘Faiz sebeptir, enflasyon sonuçtur’. Faizleri neden düşürdünüz, bu yanlış politikaya neden devam ettiniz? Sonuç olarak enflasyonu neden patlattınız? Bir anda döviz kurunu olağanüstü seviyelere çıkardınız. Eylül 2021’de Merkez Bankası’nın politik faizi yüzde 19’du. Enflasyon yüzde 19,25 oldu. Dolar kuru 8 lira 30 kuruştu. 4 ayda yüzde 19’dan yüzde 14’e 5 puanlık düşüş yaşandı. Aralık ayında 8 lira 30 kuruş olan dolar kuru 18 lira 33 kuruşa kadar çıktı. Bir anda 10 lira arttı. Enflasyon yükselmeye başladı. Önceki Aralık 2018’de ciddi bir artış vardı, önce yüzde 30-35’e, sonra yüzde 85’e çıktı. Bu yaşadıklarımızın sorumluluğudur. Neden böyle bir politika uygulandı? O gün bu kadar faiz indirimi olmasaydı yüzde 19’luk faiz bile muhtemelen artacaktı. Eğer 2-3 puan, belki 22-23’e çıkarılsaydı bugün enflasyon yüzde 15 civarında olacaktı. Dolar kuru 12 liraydı. Aslında 13 liraydı. Şimdi 28 lirayı aştı. Ülke yangın yerine döndü. ekonomi“Alandaki bu sıkıntıların nedeninin, toplumun krizden büyük zarar görmesinin, yoksulluğun artması ve derinleşmesinin uygulanan yanlış politika olduğunu açıkça söylüyorum” dedi.
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda 2024 Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi, 2022 Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanun Teklifi ve Sayıştay raporlarının görüşülmesine başlandı.
CHP İzmir Milletvekili ve Planlama ve Bütçe Kurulu CHP Küme Sözcüsü Rahmi Aşkın Türeli, heyete yaptığı konuşmada, bugün ülkenin yangın yerine dönüşmesinin ve yaşanan ekonomik sorunların nedeninin uygulanan yanlış ekonomi politikaları olduğunu söyledi. Türeli şunları söyledi:
“Biz bunu hep söylüyoruz. Kesinhesap tasarısı bütçenin gölgesinde kalıyor. Doğal olarak artık 2024 hedeflerini inceleyeceğiz ama 2022 kesinhesap bunun gölgesinde kalıyor. Aslında bunun ideali de bütçenin ayrılmasıdır. Plan ve Bütçe Komisyonu ve Kesin Hesap Komisyonu Plan ve Bütçe Kurulu Gelecek yılın bütçesini ve makro çerçevesini görüşür.Kesin Hesap Komisyonu da tüm bunları ayrıntılı olarak inceleyerek Sayıştay raporları ışığında ne yapılması gerektiğini belirler. 2 yıl önceki bütçe uygulamalarının sonuçları mıydı, o zamanki istek ve amaçlar neydi, bunlar gerçekleşti mi, bütçe kurallarına uyuldu mu, ama bunu yapamayız.
2024-2028 yılı 5 yıllık bir dönemi kapsıyor, Orta Vadeli Program bunun 3 yılını kapsıyor. 2024-2026. Ancak Orta Vadeli Program ile kalkınma planı arasında uyum bulunmamaktadır. 2024-26 Orta Vadeli Program’da daha dengeli, istikrarlı, bir anlamda temkinli bir program hazırlanmış ama bir anda 2028 rakamlarına bakıyoruz. Performans aniden artıyor. Bu bize şunu düşündürdü; bir ekip kalkınma planının hazırlanmasında, başka bir ekip Orta Vadeli Program hazırlıklarında. Ancak durum böyle değilse o zaman bu sayıların gözden geçirilmesi gerekir. Çünkü 2026 yılında bir yere geliyorsunuz, önümüzdeki 3 yıl için hedefler belirliyorsunuz. Örneğin; cari açık, dolar kuru, işsizlik oranları. Sonra 2028’de, örneğin işsizlik oranlarının inanılmaz bir şekilde iki puan düştüğünü görüyorsunuz. Nasıl olacak? İstihdam artışı neredeyse aynı.
” NEDEN FAİZİ AZALTTINIZ, NEDEN BU YANLIŞ POLİTİKAYA DEVAM ETTİİNİZ? BUNUN SONUCU ENFLASYON NEDEN PATLADI?
Döviz kurundaki dalgalanmanın nedeni, 2 yıl önce Eylül 2021’de dünyada enflasyonun da yükselişte olduğu bir konjonktürde Merkez Bankası’nın faiz indirimine gitmesi sonucu oluşmuştu. Çünkü Cumhurbaşkanının bir tezi vardı: ‘Faiz sebep, enflasyon sonuçtur.’ Daha önceki imar planının 288. maddesinde de belirtilmişti. Okuduğunuzda tamamen bununla ilgili olduğunu görüyoruz. Şimdi sanki hiçbir şey olmamış gibi hiçbir özeleştiri yapılmadan kalkınma planı ve OVP bize sunuldu. Bu ciddiyetsiz bir yaklaşımdır ve bütçenin samimiyetini zedelemektedir. Bugün yaşadığımız krizin nedeni budur. Diyor; Sayın Başkan Yardımcısı, sunumunuzun dokuzuncu sayfasında, ‘Küresel düzeyde dirençli hale gelen enflasyonla mücadelede, 2022 yılı başından itibaren yaygın nakit sıkılaştırma eğilimi güçleniyor.’ başta ABD ve Avrupa ülkeleri olmak üzere gelişmiş ekonomilerde benzeri görülmemiş bir oranda arttı.’ Ne zaman, 2022 başında. Faiz oranlarını ne zaman düşürdük? Eylül 2021’de faiz oranını %8,5’e düşürmeye devam ettik. Siz bu tespiti yaptınız, o halde neden faizleri düşürdünüz ve neden bu yanlış politikaya devam ettiniz? Sonuç olarak neden enflasyonun patlamasına neden oldunuz? Bir anda döviz kurunu olağanüstü seviyelere çıkardınız. Eylül 2021’de Merkez Bankası’nın politik faizi yüzde 19’du. Enflasyon da yüzde 19,25 oldu. Dolar kuru 8 lira 30 kuruş oldu. 4 ayda yüzde 19’dan yüzde 14’e 5 puanlık düşüş yaşandı. Aralık ayında 8 lira 30 kuruş olan dolar kuru 18 lira 33 kuruşa yükseldi. Bir anda 10 lira arttı. Enflasyon yükselmeye başladı. Önce Aralık ayında yüzde 30-35’e, sonra yüzde 85’e kadar ciddi bir artış oldu. Bu, yaşadıklarımızın sorumluluğundadır. Neden böyle bir politika uygulandı? Bu politikanın yanlış olduğuna dair bir tespit yok. Tamamen dışarıdan geldi, haberimiz yok. ‘Dış dinamiklerin etkisi sıfır’ demiyorum, mutlaka etkisi oldu. Ancak ekonomiyi yönetenlerin yapması gereken, ekonomi politikasının etkilerini en aza indirecek doğru önlem ve politikaları almaktır.
” “KURU TAŞ ÇATLASAYI DOLAR 13 LİRA OLDU”
O gün bu kadar faiz indirimi olmasaydı, hatta yüzde 19 olan faiz 2-3 puan artırılarak belki yüzde 22-23’e çıkarılsaydı bugün enflasyon yüzde 15’lerde olacaktı. Dolar kuru 12 liraydı. Hatta 13 liraydı. Şu anda 28 lirayı aştı. Ülkenin yangın yerine dönüşmesinin, ekonomi alanında yaşanan bu sıkıntıların, toplumun krizden büyük zarar görmesinin, yoksulluğun artıp derinleşmesinin sebebinin uygulanan yanlış politika olduğunu açıkça söylüyorum.
” “30 YIL SONRA ERTELEDİNİZ”
2023 hedefi dediniz, şimdi 2023 hedefini 30 yıl sonra, 2053’e erteliyorsunuz. Biliyorsunuz 2023 yılında dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri olacaktık. Ancak şimdi 12. Kalkınma Planı’nın uzun vadeli stratejisine bakıyoruz. dünya 2023 değil 2053. 30 yıl bir anda ileri gitti. Böyle bir yaklaşım mümkün olabilir mi?